top of page

how I ate the world

Son Yayınlar / Recent Posts
Arşiv / Archive

Gece Pazarının Kralı; Taipei Shilin Night Market

Taipei'e ilk gidişimde şehri tayfun vurmuştu ve oradaki kısıtlı zamanım olan tam 2 günü otelde hapis şeklinde geçirmiştim. İkinci sefer sadece sağanak yağış ve rüzgarla geçiştirmeyi başardım. Üçüncü seferden çok umutluyum doğrusu, sizleri esas işte o zaman bilgi yağmuruna tutacağım, söz.

Aslında Çinli kökene sahip ama temizlik ve düzen açısından bana Japonya'yı anımsatan bu şehir bana acıyıp azıcık yağmur bulutlarını dağıtır dağıtmaz kendimi Shilin Gece Pazarına attım.

Akşam 19:00 civarı Shilin Tapınağının çevresinde kurulmaya başlayan, gece 00:30'da kapanan, haftasonu normalden daha kalabalık olan ama hemen hemen her gün insan akınına uğrayan bu pazarı görmeden kesinlikle dönmeyin derim.

Hediyelik eşyadan, giyime, elektronikten, yiyeceğe kadar aradığınız ya da aramadığınız ama karşınıza çıkınca almaktan kendinizi alıkoyamadığınız, bu yüzden delicesine para harcadığınız, her şeyi bu pazarda bulabilirsiniz. Sadece o yoğun kalabalığı delmeniz, gerekirse sıra beklemeyi göze almanız, ha bir de Çince konusuna alternatif olarak vücut dilinizi etkin kullanmanız gerekli.

Tabi konseptten şaşmamak adına, tamamiyle sizin için, kendi ihtiyaçlarımı gözardı ederek (ne demek yemezler! Her şey sizin için tabii ki de, kendimi düşünüyorsam gurme olayım), gördüğüm her yiyecek tezgahına atladım, büyük bir kısmını da tattım (Hepsini yiyemem ki canım, benim de bir gururum ve de midem var).

Pazar boyunca kurulan minik tezgahlardan inanılmaz güzellikte kokular yükselip, ellerinde değişik değişik yiyeceklerle insanlar mutlu mutlu dolaşıp, çevredeki mağazalarda rengarenk, çeşit çeşit oyuncaklar, tshirtler, telefon kılıfları vs beni çağırırken, ben, görev aşkıyla!!! sizin için tadım yapıyorum. Ne kadar zor şartlarda bu bloğu devam ettirmeye çalıştığımı anlatabildim mi, bilemiyorum?

Deniz mahsülünün çoğunlukta görüldüğü tezgahlar arasında dolaşırken bıldırcın yumurtalı toplar, sosis, etli ve wasabili noodle, kızarmış yengeç, ananaslı karides, acılı ahtapot, buharda pişmiş deniz tarağı, dondurma, çilekli ve cheesecake kremalı krep tadabildiğim! lezzetler oldu. (Evet yedim, hepsini ben yedim! Pişman değilim, yine olsa, yine yerim!) Tavuk ayakları ve işkembe ise, biri görüntü, diğeri koku nedeniyle cesaret edemediklerimdi.

Bu arada dolaşırken elinizde biriken yiyecek kutularını atacak tek bir çöp kutusu bulamayacaksınız. Buna rağmen, yerlerin temizliğine de inanamayacaksınız. İlk etapta elimizde, bir torbanın içinde biriktirmeye çalıstığımız kutular, bir süre sonra başa çıkılmaz (insanlar 1, en fazla 2 parça yiyorlar. Biz pek insan gibi yemediğimiz için) olunca bir bilene soralım dedik ve baktık ki tezgahların arkasına saklanmış çöpleri, rica ederseniz, size kullandırıyorlar.

Ay ben o kadar yiyemem, midem almaz diyorsanız ve yeme performansınızın benim gibi olmasını istiyorsanız; akşam yemeğini atlayın, zaten pazarda karnınız doyacak, ve yeme işini zamana yayın, çabuk tıkanmazsınız.

Hadi yine iyisiniz, kaptınız tüyoları :))

Etiketlerle Ara / Search by Tags
Henüz etiket yok.
© 2016 by TWO FOODIES.
  • Facebook - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
bottom of page